Çin bu yıl 230 GW’lık rüzgar ve güneş enerjisi kurarak rekor kırdı
Çin’den enerji atılımı
2023 yılında güneş ve rüzgarda 230 GW yeni kapasite sağlayan Çin, 2020 yılında 2060 karbon nötr hedefini açıkladı ve o zamandan beri tüm enerji sektörünü sessizce yeniden düzenleyerek yenilenebilir enerji kaynaklarını yaygınlaştırıyor. Wood Mackenzie, Çin’in 2020’de enerji önceliklerini yeniden belirlemesinden bu yana önemli yatırımlarını iletim hatları, enerji depolama, esnek yedekleme ve üretime yönlendirdiğini söylüyor. Yani Çin, tümüyle bir elektrifikasyon devrimi gerçekleştiriyor.
Çalışmaya göre, Çin’de rüzgar ve güneş enerjisi maliyetleri düştükçe, ülke 2022’de yenilenebilir enerji projeleri için uyguladığı avantajlı tarife garantilerini de geri çekerek hükümetin yüz milyarlarca dolarlık sübvansiyondan tasarruf etmesini sağladı.
Çin aynı zamanda şebekeye bağlı enerji depolamada da lider. Çin’in 2020’den 2023’e kadar kapasite iki katına çıkarak 67 GW’a ulaşmış olduğu ve 2030’a kadar 300 GW’a çıkacağı öngörülüyor. Bununla birlikte Çin halen yaklaşık 200GW kömür yatırımı da yapıyor ancak, son yıllarda yenilenebilir enerji kaynaklarına ve destek altyapısına yapılan yatırımlar kömür enerjisine yapılan yatırımın 5 katı seviyesinde.
Çin, elektrik devrimi gerçekleştiriyor
Ülkede kömürün elektrik üretimindeki payı sürekli düşerek son beş yılda yüzde 10 puan azaldı ve bugün yaklaşık %55’e geriledi. Bu azalmanın yaklaşık %80’i yenilenebilir enerji kaynaklarıyla, geri kalanı ise çoğunlukla nükleer enerjiyle sağlandı. Elbette ne Avrupa ne de ABD’de Çin’in ölçek ekonomisi bulunmuyor. Çin’in bu başarılara imza atmasının arkasındaki temel olgu da aslında buradaki güç.
ABD, Avrupa ve Türkiye gibi ülkeler yenilenebilir enerjiye büyük yatırımlar yaptığında enflasyon ile cezalandırılıyorlar. Maliyet enflasyonu diğer pazarlarda büyük bir engel teşkil ederken Çin, güneş enerjisi üretimini hızla genişletmek ve güneş modülü maliyetlerini düşürmek için muazzam yerel ölçeğinden ve ihracattaki güçlü büyümeden yararlandı. Bugün Çin, küresel tedarik zinciri kapasitesinin %80’inden fazlasına hakim durumda.
Düşen faiz oranları, düşük enerji maliyetleri, yerli tedarikçiler arasındaki yoğun fiyat rekabeti ile araştırma-geliştirme ve üretime yönelik devlet desteğinin Çin’deki maliyet düşüşünü desteklediği belirtiliyor. Çin’in son kullanıcı enerji fiyatları Avrupa veya Avustralya’dakilerin yarısından daha az ve bu durum küresel ticarette güçlü bir rekabet avantajı sağlıyor. Çin enerji pazarı şu anda Avrupa ve ABD’nin toplamından daha büyük ve bu, istikrarlı fiyatları korumayı sağlıyor.